11 Temmuz 2009 Cumartesi

Antony and the Johnsons


Biraz sakin...dokunaklı içli ve his dolu belki de!... ...ve türü ne olursa olsun, kendine has sesi, tınısı içimizdeki dehlizleri aşıp aşıp, çok daha uzakları düşler gibi...




"...
hope there's someone who'll take care of me when i die, will i go hope there's someone who'll set my heart free nice to hold when i'm tired...''


Antony Hegarty'ın pırltılı sesi, ilk duyduğunuzda gün yüzünü yokluyor, acaba dedirtip, sıkışmışlığa hapsolmuş ruhlarımızı serbest bırakıyor... Bir ışık arıyor, gözalıcı araba farlarına bile aldanmadan Antony. Güneş'in geldiği yöne ilerler gibi bir hali var ama sesi temkin dolu, tedirgin biraz ve emin aslında kabuğunda. Yakarışlara şahit kulaklar -algılarımız...Ne olmak istediğini bilen bir kadın-adam ya da adam-kadın Antony Hegarty, kelebek olmak, kozasını parçalayıp, çırpınışlarını olamadıklarına ithaf etmek ister gibi sanki. Arada kalmışlık ile gölgelerinin ağırlığı, sabıkalı bir türün utanmışlığı gibi...büyüyünce bir kadın olmayı düşleyerek geçen çocukluğu ya da... ‘For Today I am a Boy’ şarkısı o özleme bir tanıklık, tanık olmak isteyenlere... Kilisede söyleyen bir putperest adeta Antony.Baş destekçisi Lou Reed...Bir kuş aslında, rengi, cinsiyeti belli olmayan; kıyısına kadar gelip, olacakları izlemektense; kıyısından Dünya'nın atlamayı tercih edenlerden. Naif, tüm zıtlıklara rağmen...Başucu müziğimin sahibi...Antony and The Johnsons...



Ve John Cameron Mitchellin 'in yazdığı, yönettiği ve oynadığı bir film
hedwig and the angry inch. Uç noktalardaki yaşamların keşisme noktası gibi olan bu müzikal tadında film,başta berlin ve sundance olmak uzere büyük festivallerin ödüllü ve kendi boşluğunu varlığıyla dolduran bir tamamlayıcısı gibi. Antony and The Johnsons' a da yakışan, anlatan belki de onları gölgelerinden saklayan bir film bu film...


Sizin için doğru zaman kavramı 1, 2, 3 diye saymaya başladığınız yıldızlar ve muhteşem Ay'ın manzarası ise müziği başlatabilir ve içine doğru akabilirsiz Antony and the Johnsons nehrinin. Belki ile keşkelerin kavgalarına şahit iseniz, buharlaşa buharlaşa tehlikeli bir biçimde kıskançlığı tetikleyen Antony'nin sesine hayran, bir külçe misali abartmak gerekirse ama
biraz sakin...dokunaklı, içli ve his dolu hüzünlü bi erkek sesi sahibi "beyazten" kadın tarafından esir alınmış olacaksınız, haberiniz ola! Hüznün kuytu köşelerine bir Merhaba, sadece...

Seray Özbiçer





Hiç yorum yok: