24 Nisan 2011 Pazar

Murathan Mungan / Öteki Dünyalar


Kendi ezberini bozmayı sever Murathan Mungan tıpkı son kitabında yaptığı gibi. Doğru anlaşılmış olarak okuru ile buluştuğuna sevinçli, ayağının tozu ile 16. İzmir Kitap fuarinda gerçekleşen  ‘Öteki Dünyalar’ adlı söyleşisinde edebiyattaki temel meselesini ve daha birçok konuyu konuştu Mungan okurları ile.

Adı Yerküre olan bir gezegenden, en büyük karaparçası sayılan anakaradan aldı okurunu Mungan, hayatı, tabiatı, varoluşu şiir ile anlatan diline götürdü. Kendi hayat işaretlerinden bahsetti, ‘İşaret izdüşümdür.’diye de eklemeden geçmedi. O kadar içtendi ki konuşması, hayatı güzelleştiren şeyin sadece süprizler olduğunun altını çizdi ve ekledi: Temel meselem teknisyenlik ve şamanistik yanımı birleştirmek. Doğu ve Batı yokmuş gibi yapamam. Eğer böyle bir yanınız yok ise; bu tür bir yazın çıkamaz ortaya.’

Sait Faik Abasıyanık’tan sohbet açan Mungan yazarlık mesleğini tanımlayıverdi okuruna:
‘Sait Faik’e polisler sormuş:Mesleğiniz nedir?, diye.
Cevap vermiş sait Faik: Yazar
Polisler bu cevabın üstüne sormuş:Yazarlık ne zaman meslek oldu?, diye.
Yazarlık bir meslek değildir, dedi Murathan Mungan bu kısa öykünün ardından. Yazarlık öğretilemez çünkü, diye de ekledi.

“Okur kendi yazarlık deneyimi ile bana gelir.Tıpkı ‘Şairin Romanı’ndaki gibi kitaplarımda metin içi şakalar ve göndermeler yaparım ve bu göndermeleri bilmeyen okurun tadının kaçmaması gerekir.Asıl mesele dil olan edebiyatta dil başka dillere aktarılamaz.Dili çeviremezsiniz.Ancak konuyu aktarabilirsiniz.Temel işiniz dil olmalı edebiyatta.Bir yazar olarak diliniz çok iyi olmalı.Türkiye’de hemen hemen her alanda herkes sahip oldukları için övülür.Halbuki ben bir yazarım, tabiî ki işim iyi yazmak olmalı, bu övünülecek bir şey olamaz. Kitap bir haz nesnesidir aynı zamanda.Ben eğer Halid Ziya Uşaklıgil’in kitabını bir daha okuma ihtiyacı hissediyorsam; kitabı bilmediğimden değil, onu tekrar okuma özlemimdendir. Bir kitabı gözlerimiz ile değil hayatımız ile okuruz. Soruyorum kendime “Peki ben gerçekten ne yapmak istiyorum okuyucu ile? . Ben okuyucuya bir iç güç kazandırma niyetindeyim. Başkalarına katlanma gücü kazandırmak… aynı takvim yapraklarını kopardığım insanlar benim yazdığım sayfalara dokunma ihtiyacı hissediyorsa devam etmeliyim yazmaya. Okuyucuyu ve kendimi kandırmalıyım yazdıklarım ile. Başkalarına katlanma gücünü böylelikle kazandırabilirim okuruma. Aşk mesela; aşk da bir aldanma sanatı değil midir! Yaşamın içinde katlanma-dayanma-aşma gücü veren şey aldığımız yoldur aynı zamanda. Her yol bir gün biter ve biz bazı duyguları sonradan öğreniriz. Mesela merhameti sonradan öğreniriz. Çocuklar zalimdir. Mesela “Paranın Cinleri” çocukluğumun kitabıdır. Benim başkalarını kandırma aslında kendimi kandırma biçimimdir ve bizi biz yapan red edişlerimizdir, kabul edişlerimiz değil.70’li yıllarda edebiyat ve sanat siyaset ile biçimleniyordu. Şimdi başka bir çağ başladı. Edebiyat kendi edebiyat meselesi ile ilgileniyor. Edebiyatın zamanı 19. Yüzyılın ritmi ile başlıyor. Benim için ne kadar okur var ise o kadar kitap vardır. Ben din ile yazarım ve inanırım ki dinler tasavvuf ile başlar.Mesela 20’li yaşlarımda Oktay Rıfat’ı pek zevk vermezdi bana. Rıfat’ı anlayabilmek için 30’lu yaşlarımı bekledim. “ Şairin Romanı” bir büyüme kitabı ve ben büyümeyi okurlarımdan öğrenirim. Eleştiriden hoşlanmam mesela ama ondan yararlanırım. Eleştiri yaralanmak içinidir.Edebiyat ile geçinmemde bana en çok ourum yardım etti ve bu yüzden en çok okurumdan korkarım ben ve ben aferin budalası bir çocuktum. Bana çok çalışkansınız, derler ama sizler de çok tembelsiniz. Bana göre üretkenlik ile çalışkanlık arasında bir kalite köprüsü vardır.”

Son kitabı “Şairin Romanı” ‘nda Mungan, bir sözcüğü ve onun yan anlamlarını çıkararak kendi ezberini bozmayı bir kez daha başardı.Kitaptan çıkarılan o sözcüğü bir yerde kullanan Mungan, kitabının çıkmasından birkaç gün sonra bir imza gününde bir okuru tarafından bu bahsi geçen sözcüğün bulunmasını bir çocuk sevinci ile anlattı “Öteki Dünyalar” söyelişisinde ve ekledi:

“Bir okur bana geldi ve ekledi Bu o sözcük müdür?, diye. Bulmuştu.Ben de kitabını o sözcük ile imzaladım. Umarım bir gün kapınız bana çıkar.”