17 Kasım 2009 Salı

EGOMUN HAKLARI/ UNİVERS/ 16


Aydın Doğan Vakfı Genç İletişimciler Yarışması, nitelikli medya çalışanı yetiştirmeyi ve yarışma aracılığıyla bu alanda sürekli gelişimi teşvik etmeyi amaçlayan Aydın Doğan Vakfı tarafından düzenlenen bir yarışmadır.


Aydın Doğan Vakfı ise yarışmanın amacını İletişim Fakültesi öğrencilerinin medyanın çağdaş liderleri olarak yetişmesine katkıda bulunmak hedefleniyor, diye açıklıyor.


Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisiyim ve masumum. Yasal bir merhamet talep ediyorum adaletin kılıcından.


Masum olduğum halde zarar gören tarafım ben...


Dosdoğru, iki yana sarkıtılmış, adalet kokan bir terazinin ibresi benim duruşum...

Ağızları açık bıraktıracak bir savunmanın yasal temsilcisiyim...

Hayatım, kararlarım, mesleğim ve ideallerimin sahibi olduğunu düşünen; dünyayı yutmak üzere olan bu sistemin sömürüsüne, çaresizliğine, mantıksızlığına acıyarak bakan bir isyancıyım.


Yaratan, üretene; yaşayan, mücadele edene düşman; tüketen, üretmeyene; hazırcı tembel zihniyete hayran bir düzenin avuçlar dolusu yetiştirdiklerinden sadece birisi olmaktan bir adım ileri gidemiyorum.


Bir toplumu, bir ırkı, bir sınıfı sırf varlıkları başka bireyler üzerinden devam edebilsin diye dilenci gibi köleleştirmeyi göze alabilen; yasaları, kendi amaçları doğrultusunda ahlaki sorumluluktan uzak başka başka bireylerin rehberliğine bağımlı hale getirebilenlere sesleniyorum.


Yaratan, üreten ve bir elin parmağını geçmeyen genç beyinler sadece tüketen, hazırcı bir toplumun parçası haline getirilmek istemiyor. Onlar, yaratıcı işlere oy veren taraf değil; yaratıcılıklarına oy verilen bireyler olmak istiyor.


Katıldığım yarışmalardan sırf Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi olduğum için geri çevrilmek İSTEMİYORUM. Ürettiklerimle değil de üretilenlerle övünmek, zihniyetine sahip çıkmayan başka zihniyetlere hayran bir sistemin parçası olmak, salt anlamda başkalarına bağımlı hale getirilmek istemiyorum.

Hâlbuki bilmiyorlar yaratan, üreten bir bireyin ekmek gibi su gibi bağımsızlığı da, özgürlüğe de ihtiyacı olduğunu.


Sizden cevap anahtarı değil, seçenekleri istiyorum. Bırakın biz düşünelim, bırakın biz yaratalım çözümleri… Etiketlemeyin, ölüm kalım meselesi haline getirmeyin yaratıcılığın kurallarını. Fiziksel bir kölelikmiş gibi taşıtmayın bize seçmek zorunda kaldığımız me

sleklerimizi.


Kim bilir belki büyük bir düşünür, belki bir mucidim. Paylaşamaz ve gelecek nesillere devredemezsem düşüncelerimi kim verecek bizlere bunun hesabını?


Son sözü ise bireyin temel ve esas birey olduğunu, hiçbir kollektivite uğruna feda edilemeyecek, kurban edilemeyecek olduğu düşüncesini savunan Ayn RAND' ın " The Fountainhead " ( Hayatın Kaynağı ) adlı kitabındaki satırlarına bırakıyorum...


" ...Dünya yüzündeki ilk hak, ego'nun hakkıdır. İnsanın ilk görevi kendine karşıdır. Ahlaki yasası; birinci amacını asla kimselere bağlanmamaktır. Ahlaki sorumluluğu da istediğini yapmaktır, yeter ki istediği diğer insanlara birinci dereceden bağımlı bir şey olmasın. Buna yaratıcı zihnin tümü dahildir...Düşünüşü de, çalışması da..."